19 Ağustos 2012, O yılın gününe baktığında özel bir gün, fakat benim için o günün bir özelliği ve farkındalığı yoktu. Çünkü o gün herşeyden uzaktım. Askerde hafta sonu tatillerinin bir anlamı olmadığı gibi bayramın ne anlamı olacaktı. Ne bekliyordum ki! Bilmiyorum ama sadece daha farklı geçer diye umuyordum ama sıradan bir günden hiç ama hiç bir farkı yoktu. Sadece bir çarşı günü daha dışarı çıkacaktım. Bayramın birinci günü daha dışarı çıkmama rağmen dışarıdaki hayatta nerede o eski bayramlar dedirtecek cinstendi. Gözlerden okunduğu üzere kimsenin içinde bayram coşkusu denen bir duygu kalmamış sadece bayramla birlikte evde tatil yapacakları günün hesabı içindeydiler sanki kimse mutlu değildi işin açıkçası ama dışarıdaki insanlar bu durumda iken ben ne durumda olabilirdim.
Sevdiklerimden uzakta, üstümde bir ağırlık, yüreğimde buruk bir özlem ve deli gibi etrafı izleyen gözler. İki, üç günde bir yaptığım gibi telefon başına geçtim ve bayramını kutlamak için ailemi aradım. Sıradan bir telefon görüşmesi olacaktı her zaman yaptığım gibi telefonla konuşacaktım sadece ama istemsiz bir şekilde alo sözcüğünü duyduktan sonra gözlerim doldu. Sesim titreyecek gibi oldu ama zor bela karşımdakini üzmemek için engel oldum. İşte ben o gün kimseye hissettirmeden içime ağladım. Sevdiklerimden, arkadaşlarımdan uzakta olduğumdan bayram mış, seyran mış ne önemi var ki onlar yanımda olmadıktan sonra benim için ama bir şekilde avuttum kendimi yüzümü hep neşeli tuttum bir günde bir kişinin üzülmesi kâfi birden fazla kişiye lüzum yoktu.
Şimdi siz bana daha ayrıntılı bir şekilde neler yaptın nasıl diye soracak olursanız benim size cevabım. Hatırlamak istemediğim ama asla unutamayacağım bir gündü diyebilirim.
İlk Yorumu Siz Yapın